Kamu İhale Sözleşmesi Sürecinde Yüklenici Sermaye Şirketinin İflas Etmesinin Sonuçları
I- Giriş
Kamu ihale sözleşmeleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu (KİK) kapsamındaki idareler ile taahhüt firmaları arasında yapılan, özel hukuk sözleşmeleridir.
Bu sözleşmeler 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri (KİSK) hükümleri kapsamında yürütülür. Ancak kendisiyle sözleşme imzalanan yüklenicilerin, sözleşmeyi yürütülebilmesi için ekonomik ve mali durumunu, ihalede beyan ettiği düzeyde koruyarak, iflas etmemesi gerekmektedir. Sözleşme sürecinde sermaye şirketinin iflas etmesi, kamu ihtiyaçlarının uygun şartlarda ve zamanında karşılanmasını olumsuz etkileyeceğinden, bu durum ihale mevzuatında detaylı olarak açıklanmıştır.
Makalemizde, yüklenicinin tek bir sermaye şirketi olması ve bu şirketin iflas etmesinin, kamu ihale sözleşmesi sürecine etkileri değerlendirilecektir.
II- Sermaye Şirketinin İflasının Anlamı
Sermaye şirketleri; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerdir. Günümüzde kamu ihalelerine en çok limited ve anonim şirketler iştirak etmektedir.
İflas, borçlunun tüm malvarlığının tasfiye edilerek alacaklılara eşit şekilde dağıtılmasıdır. İflas kararıyla birlikte şirketin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sona erer ve bu yetki “iflas idaresine” geçer. Şirket tüzel kişiliği tasfiye sürecine girer. Böylece şirketin yönetim organları, sözleşme hükümlerini yerine getirme gücünü yitirir ve kamu ihale sözleşmesinin devam ettirilmesi imkansızlaşır.
Sermaye şirketlerinin iflasına karar veren yetkili mahkeme, şirketin merkez adresinin bağlı olduğu “Asliye Ticaret Mahkemesi”dir. Mahkemece, şirketin borca batık olduğu veya borçlarını ödeyemediği tespit edilirse, iflasın açılmasına karar verilir. Karar gerekçeli olarak yazılır, mahkeme kalemi aracılığıyla iflas idaresine ve ilgili kurumlara bildirilir. Ayrıca şirketin iflas ettiği, Ticaret Sicil Gazetesi'nde ve Basın İlan Kurumu aracılığıyla Resmî İlan Portalı’nda da yayımlanır.
III- Kamu İhale Sözleşmelerinde Yüklenicinin İflas Etmesi
KİSK kapsamında yürütülen sözleşme sürecinde yüklenici şirketin iflas etmesinin, hukuki sonuçları KİSK’nda açıkça belirtilmiştir.
KİSK’nun “Yüklenicinin Ölümü, İflası, Ağır Hastalığı, Tutukluluğu veya Mahkumiyeti” başlıklı 17’nci maddesinde; “Yüklenicinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu veya özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkumiyeti hallerinde aşağıdaki hükümler uygulanır:
…
b) Yüklenicinin iflas etmesi halinde, sözleşme feshedilerek yasaklama hariç hakkında 20 ve 22’nci maddeye göre işlem yapılır.”,
KİSK’nun “Yüklenicinin Ortak Girişim Olması Halinde Ölüm, İflas, Ağır Hastalık, Tutukluluk veya Mahkumiyeti” başlıklı 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Pilot veya koordinatör ortak dışındaki ortaklardan birinin ölümü, iflası, ağır hastalığı, tutukluluğu, özgürlüğü kısıtlayıcı bir cezaya mahkûm olması veya dağılması halinde, diğer ortaklar teminat dahil işin o ortağa yüklediği sorumlulukları da üstlenerek taahhüdü yerine getirirler…”,
KİSK’nun, “İdarenin sözleşmeyi feshetmesi” başlıklı 20’nci maddesi; “Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:
a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,
b) Sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25 inci maddede sayılan yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi,
Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” Hükümleri yer almaktadır.
Yukarıdaki hükümlerden de anlaşılacağı üzere, işin yüklenicisi olan sermaye şirketi iflas ettiğinde, idare tarafından sözleşme tek taraflı olarak fesih edilmektedir. Keza iflas işlemi, yüklenicinin edimini yerine getiremeyeceği anlamına gelmektedir. Yüklenici şirketin iflası durumda, KİSK’nun 20’nci maddesinin uygulanması, yani sözleşmenin feshi ve ardından tasfiyesi zorunludur.
IV- Yüklenici İflasında Sözleşmenin Feshi ve Tasfiye İşlemleri
Yüklenicinin iflas etmesi halinde, sözleşme 4735 sayılı Kanunun 17’nci maddesi hükümlerine göre feshedilerek, ihalelerden yasaklama hariç hakkında 4735 sayılı Kanunun 20 ve 22’nci maddelerine göre sözleşme fesih edilerek, tasfiye işlemlerine başlanır.
İflas eden yükleniciye ait kesin teminat ve ek kesin teminat, kamu alacağı niteliğinde olduğu için gelir kaydedilir. Teminatın, iflas masasına devredilmesi, KİK’nun 34’üncü maddesinin son fıkrasında yer alan “Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.” hükmü kapsamında söz konusu olmaz. Gelir kaydedilen teminatlar, yüklenicinin borcuna mahsup edilemez.
Sözleşmenin feshinden sonra yüklenici ile ilişiğin kesilmesi, tasfiye işleminin yapılmasıyla olur. Bunun için de sözleşmenin bozulmasına ait onay tarihinde işlerin mevcut durumu, idarece görevlendirilecek bir komisyon tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte tespit edilerek bir "Durum Tespit Tutanağı" düzenlenir. Yüklenici veya vekili hazır bulunmadığı takdirde bu husus tutanakta belirtilir. Tasfiye kapsamında, iflas eden yüklenicinin idareye yaptığı işlere ait hakedişleri ile diğer alacakları, iflas masasına bildirilir. Bununla birlikte, sözleşmenin feshi sebebiyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.
İflas eden sermaye şirketinin ortakları, yalnızca taahhüt etmiş oldukları sermaye ile şirkete karşı sorumlu olurlar. Ancak yüklenicinin basiretli bir tacir olarak davranmaması nedeniyle şirketin iflas etmesi halinde, şirket yöneticileri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun “Taksirli iflas” başlıklı 162’nci maddesi gereğince cezai işlem başlatılması da mümkündür.
V. Sonuç
İflas eden sermaye şirketinin yüklenicisi bulunduğu sözleşmeyi yürütmesi, KİSK kapsamında mümkün değildir. Bu nedenle yüklenicilerin, sözleşmeyi yürütme zorluğu oluşturan borca batık durumlarını erken tespit etmeleri ve iflas işlemlerine başladıklarını, idareye zamanında bildirmeleri uygun olacaktır. Aksi bir durumda, idarenin zarara uğraması, bunun da şirket yöneticilerinden tazmini söz konusu olacaktır.
Kanaatimizce, iflas kararı veren mahkemelerce, iflas eden şirketin sözleşme yaptığı kamu idarelerine ivedilikle bildirim yapması da uygun olacaktır. Keza bu durumun idarelerce bilinmesi, sözleşmenin bir an önce fesih edilmesi ve yerine başka ihale yapılarak kamu hizmetlerinin aksamasını önleyecektir.
Ayrıca idarelerin iflası açıklanan yüklenici için uygulayacağı yaptırımlarda, yukarıda belirttiğimiz işlemleri yapmaktan imtina etme takdir hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle ihale mevzuatı düzenlemeleri, gecikmeden ve usulüne uygun şekilde uygulanmalıdır. 27.10.2025
İlyas KILIÇ
Kamu Yönetimi Uzmanı – İhale Hukuku Danışmanı
Kılıç Kurumsal Danışmanlık A.Ş. Ynt. Krl Bşk.
Kaynaklar:
Eki